Adına birçok şiir ve şarkı yazılan şehir İstanbul. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancının ziyaret ettiği bir o kadarının da hayran kaldığı bu şehirden kaçmaktan bahsediyoruz. Evet, İstanbul’dan kaçmayı düşünenlere sesleniyorum. Henüz bir bahane bulamadıysanız biz sizin için 10 neden sıraladık istediğinizi seçin ve İstanbul’dan taşınmaya hazırlanın, taşınmaya hazırlık sürecinde Enakliyat sizinle…
1- Trafik
Evet, birçoğu için ilk baş ağrısı trafiktir. Artık sadece anayollarda değil birçok ara sokakta bile trafik yakamızı bırakmıyor. Yapacağımız her işi trafik faktörüne göre değerlendiriyoruz. İşe giderken trafik, dönerken trafik, yağmur yağdı trafik, kar hafif yağdı trafik felç, yol çalışması var trafik, kaza oldu trafik, trafik, trafik… Saç baş yolduran bu trafikten sizde bıktıysanız. Ülkemizin birbirinden güzel ve küçük birçok şehri ve beldesi sizi bekliyor.
2- Şehir Gürültüsü
Benim bulunduğum ilçede mi bilmiyorum ama hem arabaların hem de yapılan inşaatların gürültüsü oldukça can sıkıcı bir hal almış durumda. Her boş yeşil alana bir inşaat firması tabelayı çakıp olabildiğince saçma isimlerle konut projeleri gerçekleştirmektedir. Konut projeleri ve trafiğin gürültüsü birleştikten sonra tüm gün bu gürültüye maruz kalmaktayız. Bazen yürüyüşe çıkarken kulaklık takıp bir şeyler dinlemeyi deniyorum ama gürültüden maalesef dinlediğim şeyi duyamıyorum.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Alo 181 gürültü için gelen başvuruların 23%’ü İstanbul’dan geliyor. Bu oranla İstanbul birinci sırada yerini alıyor. İstanbul ikinci sırada bulunan İzmir’den 3 kat daha fazla gürültü şikâyeti alıyor. Sizde gürültüden sıkıldıysanız dünyanın en sesiz şehri unvanına sahip Artvin Şavşat sizi bekliyor.
3- Yeşil Alanların Azlığı
Ara sıra stres atmak amacıyla yürüyüşler yapabileceğimiz dinlenip vakit geçirebileceğimiz yeşil alanların az olması da hayat kalitemizi düşürmektedir. Hafta sonu dinlenmek amacıyla gidebileceğimiz yerlerin az olması nedeniyle bazen gittiğimiz mesire alanlarının dolduğunu bize yer olmadığını gördüğümüz zaman tüm planlarımız suya düşebiliyor. İstanbul’da yapacağınız her etkinliği çok iyi planlayıp erkenden gidip yerimizi kapamamız gerekiyor. İstanbul dışında bunun böyle olduğu en fazla bir iki şehrimiz olduğu düşüncesindeyim. Dünya başkentleri ile kıyasladığımızda bizdeki yeşil alan yok gibi bir şey maalesef.
4- Ev Kiralarının ve Fiyatlarının Çok Yüksek Olması
Bir göz oda bile kiralamak İstanbul da gerçekten maliyetli özellikle şehir merkezi ve civarında ev kiraları ve fiyatları gerçekten çok yüksek. Şehrin dışında kiralar uygun sayılsa da bu seferde ulaşım çok büyük bir problem oluşturuyor. Şöyle özetlemek gerekirse İstanbul Şişli de bulunan 4+1 150 metre kare evin fiyatı ile New York ta bulunan bir dönüm bahçesi olan 207 metre kare villanın fiyatı aynı. Aşağıdaki resimde bu durumu görebilirsiniz.
5- Toplu Ulaşımın Çok Kalabalık Olması
İstanbul’un nüfusu komşumuz Yunanistan’ın tüm nüfusundan fazla hal böyle olunca toplu ulaşım araçları tıklım tıklım oluyor. İğne atsan yere düşmez tabirini tam olarak karşılıyor. İşe toplu ulaşım aracıyla gider ve dönerken en çok otobüste yolculuk esnasında yoruluyorsun. Metrobüs her halde bir tek İstanbul da var. 10 saniyede bir otobüs geçiyor duraktan ama sen hiçbir otobüse binemiyorsun. Nasıl bir his sadece İstanbul da yaşayanlar bilir.
Hiç üst geçitte insan trafiği gördünüz mü? Evet, üst geçitten karşıya geçemiyorsun her santimetre karede bir ayak var. Yarım saat sürüyor üst geçitten karşıya geçmek. Bunlar sadece İstanbul’da rastlayacağınız ilginç durumlar…
6- Pahalı Bir Şehir Olması
Ev fiyatları New York tan pahalı olduğunu göstermiştik. Sadece ev kiraları ve fiyatları pahalı değil, İstanbul da yaşamak gerçekten pahalı yediklerin, giydikleri dâhil hepsi Türkiye ortalamasının üstünde, tamam ihtiyaçlarına daha kolay ulaşabiliyorsun ama bunun da ücretini ödemek durumunda kalıyorsun. Bir blog yazısında rastlamıştım İstanbul ile Muğla arasındaki pahalılığı köfte fiyatları üzerinden çok güzel anlatmıştı yazar. Şöyle yazmıştı “İstanbul’da bir porsiyon köfte fiyatına Muğla’da 2,5 porsiyon köfte yiyebilirsiniz”
7- Suç Oranının Yüksek Olması
Kalabalık olması beraberinde sorunların çok olmasını da getiriyor. İnsanların stresli olması ile beraber en ufak tartışma çok çabuk büyüyebiliyor. Birden kendinizi bir karmaşanın isçinde bulabiliyorsunuz. Bir şehir eşkıyasına rast gelme ihtimalinizin en fazla olduğu şehir İstanbul olsa gerek.
8- Deprem Bölgesinde Olması
Maalesef ülkemizin en büyük şehri deprem riski ile karşı karşıya, özellikle 1999 depreminden önce yapılan çoğu yapı deprem riski gözetilerek yapılmadı. Bu nedenle çok büyük bir yapı stoku riskli sınıfta yer almaktadır. Bu riskler ile yaşamaya varım diyorsanız yapabilecek bir şey yok. İstanbul’dan taşınarak bu risklerden uzaklaşabilirsiniz.
Moltke’nin Türkiye Mektupları adlı kitapta şöyle bir anısını anlatıyor Alman Mareşal “Bu ülke de insanlar vebalılar ile aynı evde yaşıyor ve aynı sofrada yemek yiyor. Vebadan korkmuyor musunuz? Sorusuna aman en fazla ölürüz yanıtını veriyorlar” diyordu Moltke. Sonra söyle devam ediyordu hayretle. “ Bu insanlar ölümden korkmuyor”
Galiba bu nedenle depremi pek sallamıyoruz. Binalarımızı yapanlarda aman ne olacak en fazla birkaç kişi ölür mü dedi, bilemiyorum?
9- Çok Kalabalık Bir Şehir Olması
Baştan beri kalabalıktan bahsediyoruz aslında hangi etkinliğe gidersen mutlaka uzun bir kuyruk ile karşılaşırsın. Sırf bu uzun kuyruk nedeni ile yüksek lisansa başvuru yapamadım mesela. Ösym binasının girişinde nerdeyse 500 metrelik bir kuyruk ile karşılaşınca hemen vazgeçtim yüksek lisanstan. Sizde kuyruklar nedeniyle fırsatları kaçırmak istemiyorsanız nüfusu nispetten az olan şehirleri seçin.
10- Çarpık Şehirleşmenin Fazla Olması
Enfes boğaz ve deniz manzaraları önünde dizilen olabildiğince çirkin gözüken çarpık yapılaşma görüntü kirliliği yarattığı kadar ulaşım ve yaşam kalitesini bozmaktadır. Şehir kurulurken bir planlama yapılmadığı için bu karışıklığın içinde insan kendini kaybediyor. Toplu ulaşım kalabalık diye araba aldığında araba ile evinin bulunduğu sokağa girebilmek veya park edebilecek bir yer bulmak gerçekten çok zor. Tüm bu imkânsızlıklar çarpık kentleşmenin sonuçları. Daracık yollar arabalar kadar yayaların da hayatını zorlaştırmaktadır.
Burada yazdığımız her nedeni yaşayanlar çok iyi bilir ama şöyle bir söz var “Terkos’un suyunu içen İstanbul’dan ayrılamaz” galiba bu yüzden İstanbul bu kadar kalabalık.
İstanbul çok kalabalık olmasının yanısıra iki kıtaya yayılması nedeniyle ulaşımın zorluğunun yanı sıra farklı iki şehir görünümündedir. Anadolu yakasında uzun zaman ikamet edenler Avrupa yakasında yaşamak istemezken aynı durum Avrupa yakasını benimseyenler için de geçerlidir. Peki hangi yakanın nüfusu ne kadardır diye hiç merak ettiniz mi?
İstanbul Anadolu Yakası Nüfusu: 5.213.890
Anadolu yakasının nüfusu Avrupa yakasının nüfusunun neredeyse yarısı gibi ilk öğrendiğimde biraz garipsedim ama durum böyle işte ilçe ilçe İstanbul Anadolu yakasının nüfusu; Bu nüfusa Adaların nüfusu dahil değil.
İstanbul Avrupa Yakası Nüfusu: 9.575.748
İstanbul nüfusunun çoğunluğu Avrupa yakasında bulunmaktadır. Yedi veya sekiz milyon beklerken neredeyse on milyonu görmek biraz sürpriz oldu. Bu veriler 2016 yılına aittir.
Yorum Gönder