Artık ofisimiz küçük gelmeye başlayınca yeni bir ofise taşınmak için çalışmalara başladık. Ofis bulunduktan sonra ofisin dekore edilmesi gerekiyordu. Buda birçok farklı iş kolundan hizmet almak demek. Enakliyat.com.tr de bizde hizmet sektörünün içinde olduğumuz için acaba nakliyat hizmetinin dışında diğer hizmet sektörleri nasıl diye merak içindeydim. Ofisteki dekorasyon işlerinden ben sorumluydum. Nakliyat sektörünü iyi biliyordum acaba bu işin nasıl tamamlanacak?:)
İşin daha sağlıklı ve zahmetsiz olması için bir mimardan hizmet almaya karar verdik. Neyse iki mimarlık firması çağırdık keşif yaptılar ve isteklerimizi anlattık. Teklif beklemeye başladık.
İlk hayal kırıklığımı mimarlar yaşattı neyse ki hazırlıklıydık. Bana teklif verilecek tarihe birkaç gün opsiyon eklemiştim ama hafta olacağını öngörememiştim, neyse söyledikleri tarihlerde teklifler gelmedi beklemeye başladık. Söz verdiği tarihin üstünden bir hafta geçmişti ki ilk mimarlık firması teklifini sunmuştu. Diğer firmadan bir daha haber alamadık, bir iki kere aradıktan sonra vazgeçtim. Onlarda vazgeçmişlerdi ki bir daha aramadılar. Bide bunlar okumuş insanlar diyorsun ancak işin okumak veya okumamak olmadığını herkes biliyor. Teklif vermek istemiyorum demek çok kolay bizi bekletmenin bir anlamı yok. Zorla illa teklif vereceksin diyecek halimiz yok.
Biz nakliyat firmalarına söz verdiğiniz saate taşımaya gidin diye sürekli önerilerde bulunurken. Mimarlarımızın söz verdikleri tarihin üstünden günler geçince acaba biz mi bilmiyoruz bu işi diye düşünmedik değil.
Konu işe başlama ve bitirme sürelerine gelmişken ofiste bazı işler bittikten sonra boyacılar boyamaya başladı. Ben sürekli ne zaman bitecek diye soruyorum. Ancak ustalar tarih vermeye pek yanaşmıyordu. Ben ustalara üç günde bitirirsiniz diye gaz verdim ancak pek umutlu değildim. Ofise döndüğümde bizim ekip “Boya ne zaman bitiyor” diye sorunca bende “Cumartesi bitirin diye biraz baskı yaptım” dedim. Ekip “Peki, onlar ne dedi” diye tekrar sorunca “ Valla pek yanaşmadılar” diye cevap verince kahkaha koptu tüm ofiste. İste bizim durumumuz böyle…
Ama “Hizmet sektörü bitmiş böyle iş mi olur” diye veryansın yaptığım konu her kim girip iş yaptıysa çöplerini ortada bırakıp gidiyor. Hâlbuki bizimde öğrencilik yıllarında yaz tatillerinde çırak olarak çalıştığımız ustalar olmuştu. Biz Ali Usta ile işimiz bitince tüm çöpleri ve bizden kaynaklı atıklar varsa hepsini toplardık. Çalıştığımız yer inşaat olsa bile tüm molozların içinden çöplerimizi toplar öğle bırakırdık. Artık bu kültürde terk edilmiş onu da öğrendik.
Ofiste son temizlik işleri başlamadan önce öyle yerlerde söndürülmüş sigara izmaritlerine rastladım ki “YOK ARTIK” dedim. En büyük şok ise elektrik süpürgesinin tutma yerindeki çukurluğa söndürülmüş sigara izmaritini gördüğümde geldi. Maalesef o sigarayı içen arkadaşın kulakları çınlamış olabilir.
Birçok ihtiyacımızın veya problemimizin giderilmesi için işin uzmanı kişilerden hizmet alıyoruz. Bir arada yaşamamızın gerekçesi de bu zaten herkes bir işte uzmanlaşır, hep beraber bir birimizin ihtiyaçlarını karşılıklı gidererek yaşamı kolaylaştırıyoruz. Birkaç gündür yaşadıklarım beni bu duygudan biraz uzaklaştırdı. Sanki tek başıma bir adada yaşasam daha mutlu olacakmışım hissine kapıldım. Bunun üzerine birde Tom Hanks’in başrolünü oynadığı bir FedEx çalışanının, uçağının Güney Pasifik üzerindeyken düşmesi üzerine ıssız bir adada yaşamak zorunda kaldığı filme denk gelince kendi kendime yok mu bir ada bizde gidelim dedim. Birkaç farklı meslek gurubundan aldığım hizmetler sonucu biraz karamsarlığa düştüm.
Türkiye’de insanlar bir birine güvenmiyor. Bizde birbirine güven oranı %24’ler de bu oran Danimarka’da %80’ler de seyrediyor. Ben buradan şu sonucu çıkarıyorum. Demek ki biz üstlendiğimiz işleri ve verdiğimiz sözleri tam olarak yerine getirmiyoruz. Toplum olarak üstlendiğimiz işleri ne kadar iyi yapar ve başarılı olursak o kadar hızlı kalkınır ve gelişiriz. Herkes işten kaçarsa olmaz bu iş…
İşin daha sağlıklı ve zahmetsiz olması için bir mimardan hizmet almaya karar verdik. Neyse iki mimarlık firması çağırdık keşif yaptılar ve isteklerimizi anlattık. Teklif beklemeye başladık.
İlk hayal kırıklığımı mimarlar yaşattı neyse ki hazırlıklıydık. Bana teklif verilecek tarihe birkaç gün opsiyon eklemiştim ama hafta olacağını öngörememiştim, neyse söyledikleri tarihlerde teklifler gelmedi beklemeye başladık. Söz verdiği tarihin üstünden bir hafta geçmişti ki ilk mimarlık firması teklifini sunmuştu. Diğer firmadan bir daha haber alamadık, bir iki kere aradıktan sonra vazgeçtim. Onlarda vazgeçmişlerdi ki bir daha aramadılar. Bide bunlar okumuş insanlar diyorsun ancak işin okumak veya okumamak olmadığını herkes biliyor. Teklif vermek istemiyorum demek çok kolay bizi bekletmenin bir anlamı yok. Zorla illa teklif vereceksin diyecek halimiz yok.
Biz nakliyat firmalarına söz verdiğiniz saate taşımaya gidin diye sürekli önerilerde bulunurken. Mimarlarımızın söz verdikleri tarihin üstünden günler geçince acaba biz mi bilmiyoruz bu işi diye düşünmedik değil.
Konu işe başlama ve bitirme sürelerine gelmişken ofiste bazı işler bittikten sonra boyacılar boyamaya başladı. Ben sürekli ne zaman bitecek diye soruyorum. Ancak ustalar tarih vermeye pek yanaşmıyordu. Ben ustalara üç günde bitirirsiniz diye gaz verdim ancak pek umutlu değildim. Ofise döndüğümde bizim ekip “Boya ne zaman bitiyor” diye sorunca bende “Cumartesi bitirin diye biraz baskı yaptım” dedim. Ekip “Peki, onlar ne dedi” diye tekrar sorunca “ Valla pek yanaşmadılar” diye cevap verince kahkaha koptu tüm ofiste. İste bizim durumumuz böyle…
Ama “Hizmet sektörü bitmiş böyle iş mi olur” diye veryansın yaptığım konu her kim girip iş yaptıysa çöplerini ortada bırakıp gidiyor. Hâlbuki bizimde öğrencilik yıllarında yaz tatillerinde çırak olarak çalıştığımız ustalar olmuştu. Biz Ali Usta ile işimiz bitince tüm çöpleri ve bizden kaynaklı atıklar varsa hepsini toplardık. Çalıştığımız yer inşaat olsa bile tüm molozların içinden çöplerimizi toplar öğle bırakırdık. Artık bu kültürde terk edilmiş onu da öğrendik.
Ofiste son temizlik işleri başlamadan önce öyle yerlerde söndürülmüş sigara izmaritlerine rastladım ki “YOK ARTIK” dedim. En büyük şok ise elektrik süpürgesinin tutma yerindeki çukurluğa söndürülmüş sigara izmaritini gördüğümde geldi. Maalesef o sigarayı içen arkadaşın kulakları çınlamış olabilir.
Birçok ihtiyacımızın veya problemimizin giderilmesi için işin uzmanı kişilerden hizmet alıyoruz. Bir arada yaşamamızın gerekçesi de bu zaten herkes bir işte uzmanlaşır, hep beraber bir birimizin ihtiyaçlarını karşılıklı gidererek yaşamı kolaylaştırıyoruz. Birkaç gündür yaşadıklarım beni bu duygudan biraz uzaklaştırdı. Sanki tek başıma bir adada yaşasam daha mutlu olacakmışım hissine kapıldım. Bunun üzerine birde Tom Hanks’in başrolünü oynadığı bir FedEx çalışanının, uçağının Güney Pasifik üzerindeyken düşmesi üzerine ıssız bir adada yaşamak zorunda kaldığı filme denk gelince kendi kendime yok mu bir ada bizde gidelim dedim. Birkaç farklı meslek gurubundan aldığım hizmetler sonucu biraz karamsarlığa düştüm.
Türkiye’de insanlar bir birine güvenmiyor. Bizde birbirine güven oranı %24’ler de bu oran Danimarka’da %80’ler de seyrediyor. Ben buradan şu sonucu çıkarıyorum. Demek ki biz üstlendiğimiz işleri ve verdiğimiz sözleri tam olarak yerine getirmiyoruz. Toplum olarak üstlendiğimiz işleri ne kadar iyi yapar ve başarılı olursak o kadar hızlı kalkınır ve gelişiriz. Herkes işten kaçarsa olmaz bu iş…
Yorum Gönder